Hayallere önem veren ile hayalperest arasında ne fark vardır?
Bizim toplumumuzda hayal kurmak tembellik, gereksiz ve faydasız vakit kaybı olarak değerlendirilir. Bunun en önemli sebebi hayallerine inanan ve bunun için adım atan insan sayısının azlığıdır.
Hayallere önem veren insan ile hayalperest insan arasındaki fark; hayalperest hayalleri kurar kurar sonrada hayata kaldığı yerden devam eder. Hayallerin önemini bilen kişi ise kurduğu hayallerin ardından o konuda küçük dahi olsa adım atar. Koçluk adım atma sürecine destek verir.
Koçlukta, hayal kurarak istediğiniz (kendi kontrolünüz altında ve pozitif) bir şeye ulaştığınız geleceğin görüntüsünü, duygusunu ve sesini deneyimleme süreci vardır. Yani sanki ona ulaşmışsınız ve kendinize bakıyorsunuzdur. Hayal edince duygularda hissedilmeye başlar, böylece kişi duyguyu şu anda yaşayarak motive olur ve adım atması kolaylaşır. İnsanlarda kalıcı değişiklikler mantıksal boyuttan ziyade duygusal boyutta değişim olduğunda gerçekleşir. Bilincin gözü ile çözüme ilişkin işe yarayan bir görüntü görüldüğünde korku kaybolur.
Hayal kurmasını bilen ve hayallerinin peşinden giden insanlar daha önce hedefe giden yolun adımlarını deneyimlediği için hayallerin değerini çok iyi bilir ve ulaşacakları hedefe inanarak yola çıkar.
İnsan en iyi kendini bilirmiş. Bende koçluk ile hayallerime daha çok önem vererek daha hızlı ve etkili şekilde birçok istediğime ulaştım.
Koçluk mesleği üzerine koçluk aldığım zamanlar (koçluk yapsak da herkes gibi gelişimimizi devam ettirmek için koçluk alırız ) hedeflerim hakkında konuşurken sanki olmuş üzerine hayal kurmaya başladığımda gözümün önüne istediğim ofisin nereleri göreceği, camdan bakınca manzarasının nasıl olacağına dair görüntüler geliyordu. Tüm koçluk çalışmaları boyunca ne zaman ofisimle alakalı hayal kursam ya da ne zaman yorulsam, engebeli bir yola girsem hayalimdeki o görüntü ve onun getirdiği duygular beni kararlılıkla yolda tuttu. Bir zaman sonra, yazarak not ettiğim tarihte, yeni ofisimde bir bardak çayımı alıp camın kenarına geldiğimde hayalimin gerçek olduğunu, hep gözümün önüne gelen görüntünün karşımda durduğunu gözlerim dolarak fark ettim. Bu görüntü için o kadar enteresan, farklı ve bazen de anlam veremediğim(bazen sancılı bazen tatlı)yollardan geçmiştim ki. Tüm bunların beni hayalime götüren(hatta hayalimdekinden de iyi) birer yol olduğunu ancak o gün anlayabildim ve yeni hedeflerim için yeni hayaller kurmaya, önüme çıkacak yolun keyfini çıkarmaya başladım.
Hayallerin gerçekleşmesi onlara olan inancımızla paraleldir. İnanç ya vardır ya yoktur. Bir şeye ya inanırsınız ya inanmazsınız. %99 inanıyorum demek bile inanmamaktır aslında. Hayallerimiz %100 inandığımızda gerçekleşmeye başlar.
Hayaller sadece size özeldir zira kimse kafanızdaki resmi göremez, kulağınıza gelen sesleri duyamaz ve Sizin hissettiklerinizi yakalayamaz. Hayallerinizin değerini bilin ve onlara sahip çıkın. Ben sahip çıkma adına evde kitap okuma saatinin yanında hayal kurma saati başlattım bile.
Ve sevdiğim bir kıssa;
Ünlü bir heykeltıraşa muhteşem heykelleri nasıl yaptığı sorulmuş. O da heykelin işlenmiş mermer bloğun içinde olduğunu hayal ettiğini, zaten orada duran şeyi açığa çıkarmak için fazlalıkları yonttuğunu söylemiş.
Şimdi kalem kağıt alıp inandığınız hayallerinizi yazmaya, onlara tarih koymaya ve sonrasında adımlarınızı belirlemeye ne dersiniz?
Hayal kurmasını bilen ve hayallerinin peşinden giden insanlar daha önce hedefe giden yolun adımlarını deneyimlediği için hayallerin değerini çok iyi bilir ve ulaşacakları hedefe inanarak yola çıkar.